24 Ekim 2007 Çarşamba

Biaystok Rehberi

Bugün itibariyle geleli bir ay oldu arkadaşlar. Biliyorum çok ertelemek zorunda kaldım buraları ama Laptopumun olmayışı ve zamanda bulamamdan dolayı anca birinci ayın sonunda birşeyler yapmaya başlayabildim. Kafamda çok detaylı birşeyler yapmak var ama şuan saat 3 ve yarın sabah 8 de Marketing Research dersimin olduğunu düşünürsek, belki kafamdakileri sonlandıramayabilirim. Ama başlanmalı bir yerden diğ mi?

İlk olarak şehirden başlayalım. Bialystok çok büyük bir şehir değil ama aradığınız şeylerin çoğunu rahatlıkla bulabileceğiniz bir şehir. Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim. Burada önemli olan sizin ne aradığınız! Eğer gökdelenler arıyorsanız ve bilinç altınızdada eğer bir şehirde devasa binalar, alışveriş merkezleri ve gökdelenler yoksa o şehir şehir değildir gibi bir mantık varsa, Bialystok sizi pek fazla mutlu etmeyecektir.

Yukarıdaki fotoğraf şehrin tam merkezi denilebilir. Hemen İlerisinde meşhur Red Church var.


Şehrin yapısı şu şekilde, merkezde sadece dükkanlar, restoranlar, eğlence mekanları yer alıyor. şehir merkezinden uzaklaştıkcada apartmanlar konulanmaya başlıyor. İnanılmaz bir düzen olduğu her yerde kendini belli ediyor. Ulaşım için otobüs tercih ediliyor daha çok. Otobüs demişken bizden sonrada buraya geleceklere yardımcı olması açısındanda bir kaç şeyden söz edeyim.

Yukarıda gördüğünüz fotoğrafın en üstünde Caddesin altındada Durağın ismi yer almakta. Bialystok okuyacak ve özellikle WSFIZ universitesine gidecek arkadaşların en çok kullanacakları durak budur efendim!


Bu durağa geldiğinizde bir levha olacak levhada duraktan kaç numaraların geçtiği yazıyor. örnek olarak bu duraktan 3, 6, 16, 26 geçiyor. Wsfiz üniversitesine ise 3 ve 16 numara gidiyor.
Durağın önüne geldiğinizde 16 numara için yukarıdaki gibi bir saat çizelgesi göreceksiniz. Sarı başlık altındakiler hafta içi, yeşil başlık altındakiler cumartesi, kırmızı başlık altındakilerde pazar gününü gösteriyor. Dakika dakika otobüslerin gelişini hesaplıyabiliyorsunuz. Yani otobüs gelmedi geç kaldım bahaneleri burada pek sökmüyor. Çünkü gerçekten 19:22 yazıyorsa 19:22 de otobüs durakta oluyor. 

Ayrıca otobüs ücretleride çok ucuz. Buraya gelcek arkadaşların öğrenci kartı çıktıktan sonra hemen aylık bilet almaya gitmeleri gerekiyor. Aylık biletin ücreti 27 zloty yani ortalama olarak 13 Türk lirasına denk geliyor. Ve bu kartı aldıktan sonra sürekli yanlarında taşımak kaydıyla sınırsız şekilde istedikleri otobüsü kullanabiliyorlar. Ki benim onerim ilk geldiginiz zamanlarda ceptede para varken 3 aylik para alip, kartti otobustu isiyle birdaha ugrasmamanizdir.

Polonyanın para birimi Zloty. Ortalama olarak bir Lira, iki zloty denk gelmekte.

Öğrenmedim çok net olarak ama sanırım paraların üzerindeki amcalar Polonyanın Kralları.

Şehir merkezi kısmı çok büyük değil ve yürüyerek (tabi normal bir havada çünkü bu sıralar eksi dereceleri görmeye başladık) istediğiniz yere ulaşabilirsiniz. Hemen merkeze yakın olarak parklar bulunmakta.


Ayrıca buranın yani şehrin en önemli simgelerinde biri bu hayvan.

Gece 4 olduğundan sanırım şuan yukarıda görmüş olduğunuz hayvanın ismi aklıma gelmiyor. İlerde aklıma gelince bu kısmı değiştiririm artık. Neyse şehrin en önemli simgelerinden biri bu. Bira ve vodka ların üzerinde bile boy boy resimleri yer almakta.
bu yukarıdaki fotoğrafı hemen bizim kaldığımız yurdun yakınlarından çektik.

(Bu arada yukarida hayvanin ismi Bison, lehcede Zubr olarak geciyor. Vodkanin ismide Zubrowka. Ben pek hoslanmasamda siselerinin tasarimlari hos oluyor.)



Ve sanırım en çok merak edilen yerlerden bir tanesi de kalınan yerler. Açıkcası arkadaşlar daha önce Kredi Yurtlar Kurumunda da yıllarca kalmış bir kişi olarak benim için gayet ideal bir yurt. Hiç bir zaman beklentilerinizi çok çok yukarlarda tutmanızı önermem ama benim beklediğimden iyi çıktığını söyleyebilirim.

Yurdumuzu yani Beta yurdunun dışarıdan görünüşü bu şekilde. 10 katlı bir yurt. İki çeşit oda seçeneği var. Biri 2 kişilik biride 3 kişilik olmak şeklinde. Ayrıca katların yerleşimide şu şekilde. her katta 6 segment var. Her segmentin iki girişi var ve segmentte bir banyo, bir tuvalet ve iki lavabo bulunmakta. Her segmentte 2 tane 2 kişilik, 2 tane 3 kişilik oda var. Yani her segmentte 10 kişi kalıyor ve ortak tuvalet ve banyoyu kullanıyorlar. Onun için oda arkadaşlığının dışında segmentinizdeki arkadaşlarınızlada diğerlerine oranla daha samimi oluyorsunuz.
Yani bir katta 0 kişi kalıyor. Bunun dışında her katın ortak bir mutfağı ve çamaşır makinası var. Gerçi bizim katın çamaşır makinası adam gibi yıkamıyor ama neyseee....

Şuan kaldığım oda bu değil ama iki kişilik bir odadan görüntü bu şekilde aşağı yukarı. Eşyalar rahat rahat sığacak kadar çok dolap var emin olabilirsiniz. (tabi herşeyin bi sınırının olduğunu unutmamak gerekiyor).
Birde odanın penceresinden görünenlere bakacak olursak...
Gündüz...

Bu da gecesi...


Yurtta çok katı kurallar yok. Odalarda sigara içilmiyor, çünkü dedektör var ve direk ötmeye başlıyor. Onun dışında geceleyin girmenize çıkmanıza karışan yok. Ayrıca gece 12 ye kadar odalarınızda parti yapabiliyorsunuz ama 12 den sonra doğal olarak müzik ve gürültü yapmamak gerekiyor. Parti deyince, onları anlatmak çok kolay değil. Buraya geldiğinizde görmeniz daha doğru olur sanırım...
Ama mesela ispanyol ve portekizli arkadaşların küçük eğlencesinden bir fotoğraf...

Genelde bu şekilde dışarda yani koridorda eğlenilsede bizim katta yani bizim segmentte kendi odamızda parti yapıyoruz. Calan muzik, dudaklardanda anlasilacagi uzere Tarkan-Simarik...


Tabi gecenin sonunda veya ertesi günün sabahında size şöyle bir oda kalıyor...


Herşey bu kadar güllük gülüstanlık değil. Birde segmentlerin genel olarak temzilik kısmı var. Onuda bir çizelge hazırladık ve her iki günde bir segment temizleniyor. Aşağıdaki çizelgede de göreceğiniz gibi yarın temizlik sırası bende. (Büyük ihtimal okuyabileceğiniz tek isimde benimkisi)


Tabi bazen hiç beklenmedik sorunlarda olabiliyor... (fotoğraftanda göreceğiniz gibi tuvalet bozuluyor ve atar damarlardan biri kesilmiş kadar büyük bir problem yaratıyor segmette)


Arkadaşlar şimdilik bu kadar... Daha sonra buradaki başka yerlerden ve tabiki Üniversiteden bahsedeceğim. (Demin fotoğraflarımı karıştırdım da üniversitenin bir iki fotoğrafı dışında fotoğrafın olmadığını farkettim. Bundan sadece eğlendiğimiz, üniversiteye gitmediğimiz anlamını çıkartmayın lütfen! Rica ediyorum! ;) )

Sağlıcakla kalın....
(Yaptığım yazım ve dil bilgisi hatalarından dolayı şimdiden özür dilerim. Hızlı yazmam gerektiğinden ve gecenin 4 ü olması sebebiyle hoş karşılayacağınızı umuyorum. Daha sonra hatalar tek tek düzeltilecektir... )
(fotoğrafların üzerine tıklayarak büyük hallerini görebilirsiniz)

1 Ekim 2007 Pazartesi

coming sooooon....

Sonunda Polonyaya ayak basabildim. Buraylada uzun zamandir ilgilenemedim ama en kisa zamanda bomba gibi yazilar ve goruntulerle geri gelecegim.

Not: Artik ne yazikki turkce karekterler kullanamiyorum buradaki klavyelerden dolayi ve bu durumda okumada azda olsa rahatsizlik yaratiyor biliyorum ama suanlik elimden birsey gelmiyor. Simdiden ozur dilerim.

3 Ağustos 2007 Cuma

İspanyol Pansiyonu ( L’auberge Espagnole )


Yönetmen:Cédric Klapisch

Senaryo :Cédric Klapisch

Görüntü yönetmeni:Dominique Colin

Müzik:Ardag

Oyuncular:Romain Duris , Cécile De France ,,,

Tür:Komedi

Yapım:Fransa, İspanya 2002 100 dakika (Renkli)

Dil:Fransızca

Tam olarak Erasmus programıyla alakalı bir film. Daha doğrusu Film, Paris'de ekonomi okuyan bir Fransız gencin , maliye bakanlığında çalışan babasının arkadaşının eğer ispanyolca öğrenirse işe alıcağını söylemesi üzerine ve yine aynı gencin hayatındaki bunalımlardan da kurtulmak için Erasmus programıyla İspanyaya gitmesini konu alıyor.
Film tam bir avrupa sinemasına yakışıcak tarzda. Yani kişiler, diyaloglar, mekanlar sizi gerçek bir "şeyi" izliyormuş izlenimi veriyor.
Gerçekten iki saati eğlenerek geçirebileceğiniz bir film. Tavsiye ederim...

2 Ağustos 2007 Perşembe

Erasmus'a neden katılmalı. 1. Bölüm


Uzun süredir Erasmus ve Öğrenci değişim programları hakkında yazmak istediğim ama okul, kurs, sınav derken bir türlü yazamadığım konular var…


Erasmus sürecinden önce kendi üniversite serüvenimi anlatmak istiyorum.

Şimdi diyeceklerimin çoğu kişisel. Üniversiteye başladığım günden bugüne, hiçbir zaman tek başına hiçbir “üniversite eğitiminin” benim için veya başka bir öğrenci için yeterli olacağını düşünmedim. Bunun için Üniversitede okurken kendi bölümümle ilgili topluluklarla ilgilendim, eğitimler aldım, organizasyonlarda bulundum, staj yaptım… Ve bunların sonunda görebildiğim şey ilk düşündüğüm şeyin doğru olmasıydı. Tanıştığım birçok İnsan kaynakları uzmanı kendi ağızlarından üniversiteden alınan eğitime değer vermediklerini açık açık söylüyorlardı. Artık iş dilenen üniversiteli sayısı o kadar çoktu ki, eskisi gibi işe alıp, işin içinde eğitmek yerine, üniversite yıllarında o pozisyonda staj yapmış, yetişmiş eleman arıyorlardı. (Bir arada neden staj yapılmalı konusunda da birkaç bir şey yazmak istiyorum. Neyse…)

Topluluk işlerinden de kendimi çektikten sonra ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım ve daha öncede duymuş olduğum Erasmus ile ilgilenmeye başladım. İlk başlarda zor görünüyordu, çünkü istediği şeylerin hiç biri bende mevcut değildi. Birincisi İngilizce ki Anadolu lisesinde okumama rağmen nefret ediyor ve bilmiyordum, ikincisi not ortalaması, topluluk ve diğer şeyler okulu “biraz” sarsmıştı ve üçüncüsü mülakat, en rahat olacağım konuydu hatta çok iddialı olabilirim bile denilebilir ama o da genel ortalamayı sadece yüzde on etkiliyordu. Ama uğraşmaya başladıkça işler yoluna girmeye başladı ve Erasmus işi hallolmuş oldu.

Burada benim girme şansımı oluşturan “benim”, ama bir şansım da bu programa çok ilginin olmaması. İlgi eksikliğinin birçok nedeni var.
Benim karşılaştığım en önemli üç neden şunlar!

1. Korku, evet korku, oralarda ne yaparız ne ederiz gibi kendilerince binlerce bahane uydurabiliyorlar öğrenciler!

2. Eğitim kalitesi, öne çıkan şeylerden biride, “biz burada ki dersleri Türkçe yapamıyoruz oradaki dersleri nasıl yapacağız veya orada ki eğitim buradan iyi değildir.”
Benim bunlara karşı dediğim şey ise şaka yapıyor olduklarıdır. Elbette ki eğitimin buradan daha iyi olduğunu söylemeyeceğim ama bunu söyleyen kişinin/kişilerin buradaki eğitimi gerçekten özümsüyor olmaları gerekir. Sizce bu oran yüzde kaçtır?!
İkincisi, tecrübeden neden kimse söz etmiyor! Neyse devam edelim bu konulara derinlemesine devam ederiz sonra.

3. gidilecek ülkenin beğenilmemesi; evet en önemli katılmama nedenlerinden biri de bu.
Bizim bölümümüz Polonya ya gönderiyor. Ve bölümde ki arkadaşlar bunu beğenmiyorlar. Sanırım zamanında fazla amerikan sinemasıyla büyüdük ve sonuç olarak gökdelen ve devasa alışveriş merkezi olmayan yerleri fazla ülkeden saymamaya başladık.
Neden beğenmedikleri soruyorum, yani burada bulup da orada bulamayacakları neler olabileceğini merak ediyorum ve doğal olarak açıklayıcı bir cevap gelmiyor.

Benim en çok karşılaştığım Erasmus programına katılmama nedenleri bunlar. Boşluk bulduğum bir zamanda bu üç önemli gitmeme nedeniyle ilgili daha ayrıntılı yazılar yazmaya çalışacağım.
Sizde kendi görüşlerinizi eklerseniz mutlu olurum.

Görüşmek üzere…

1 Ağustos 2007 Çarşamba

Başıma gelene bak...

Geçen gün Emniyete gittim. Sonuçta defter parası filan vermeyecektim daha önceden pasaport aldığım için. Polis belgeleri aldı, pasaportu aldı, herşey tamamdır derken, Burada ki fotoğraf sana benzemiyor demesin mi? Dedim "nasıl olur benim o?"
Açıklaması; pasaportta ki fotoğrafın eski olduğunu, şimdi gözlüğümün, topsakalımın ve bıyığımın olduğunu şimdi verse bile havaalanında problem yaşayabileceğimi söyledi.

Açıkcası iyi yerden yakaladı, bende sesimi çıkarmadım.
Sonuç ne mi?! Pasaportu aldım ama 75 lirayı da ödemiş oldum.
Saygılar :)

30 Temmuz 2007 Pazartesi

Pasaport Başvurusu....


Erasmus kapsamında yurtdışına çıkmak için pasaport harcı ödemiyoruz.

Bu pasaport denilen şey eskisine oranla epey kolay hallediliyor. İnsanlar ilk duyduğunda, özelliklede vize ile biraz karıştırdıkları için, korkuyorlar.

Gerçi bundan 6 7 yıl önce ben pasaport çıkarırken, tabi biraz yaştanda dolayı zaman almıştı.


Ama artık işler epey değişmiş. Adım adım yapılacakları saymam gerekirse;


  • İlk önce bulunduğunuz Fakültenin öğrenci işleri tarzında bürosuna gidip pasaport harcından muaf olmak için almanız gereken belgeleri isteyin.

  • O belgeleri teslim ettikten sonra belki hemen, belki "istedikleri zaman" size iki sayfa dilekçe verecekler. ( İstedikleri zaman dememin sebebi, Üniversitede olsa burasının bir Devlet Dairesi olduğunu unutmayın onun için işlerinizi son zamanlara bırakıp günden güne delireceğinize, biraz daha önce başvurup onların istedikleri zaman vermelerine göre rahat rahat beklersiniz)

  • Bu dilekçeler çok önemli. Bu dilekçeler sayesinde Pasaport ve havaalanın harçlarından kurtulacaksınız. Bu aynısından iki tane olan dilekçenin bir tanesini Emniyete bir tanesinide saklayıp yurtdışına çıkarken havaalanında kullanacaksınız.

  • Bunlardan sonra size yakın istediğiniz bir Emniyete (bütün emniyetlerin pasaport verip vermediğini bilemiyorum) başvurup gerekli belgeleri vermeniz gerekiyor. Gerekli belgeler; 4 fotoğraf (4,5cm x 6 cm boyutlarında olmalı), Okul aldığımız dilekçeler, Nüfus cüzdanı ve bir adet fotokopisi ve hepsi istemesede okuldan öğrenci olduğunuza dair bir öğrenci belgesi.

  • Bunların yanında sizden 75 Lira isteyecekler bu pasaport defterin parası. Ama şöyle bir durum var eğer daha önceden pasaportunuz varsa bu durumdan yırtmış oluyorsunuz.

  • Parayıda verince yoğunluğa göre aynı gün veya ertesi gün teslim ediyorlar. Maksimum iki gün. Gerçekten hızlanmış artık herşey.


İşte bu kadar...

Bir gün sonra pasaportunuz hazır. Ne kaldı?! Evet artık gelen davet yazımızla birlikte vize başvurusunda bulunmak.

Görüşmek üzere...

27 Temmuz 2007 Cuma

Sonunda "Davet Yazılarımızda" Geldi

Uzun bir süredir beklediğimiz davet yazıları sonunda Polonya'dan geldi.


Bu yazılar çok önemli. En büyük işlevi, Vize almamızı bu yazılar sağlıyor. Yani karşı okuldan davet edildiğimizi belirtiyor buradaki konsolosluğa.


Artık yapmamız gereken bir kaç şey kaldı. Birincisi, pasaport çıkartmak, ikincisi pasaportu çıkarttıktan sonra vize işlemlerini halletmek.


Bunlar kadar önemli olan bir şeyde biran önce uçak biletini halletmek. Belgelerde ingilizce ve lehçe olarak aşağıdadır. Örnek teşkil etsin diye koyuyorum.


6 Temmuz 2007 Cuma

Low Cost Airlines...


Hepimizin malumu yolculuk yapmamız gerekecek. Aklınızda bulunsun, bizim gideceğimiz dönemde bütün Türkiye'den öğrenci göçü olacağı için hepimizin acele etmesinde yarar var. Bende yardımcı olur diye düşünerek bazı internet sitelerinin linklerini ve genel bilgileri vermek istedim.



Hadi başlayalım...


Türkiye'den avrupa'ya gidip gelmek için kullanabileceğimiz iyi firmalardan birkaçı





Avrupa içinde uçmak için kullanışlı siteler;




Ayrıca germanwings, snowflake, hlx (http://www.hlx.com) da sürekli kontrol edilmesi gereken siteler...



Bu sitelerin çoğundaki uçuşlar charter ve aktarmalı uçuşlar oluyor. İlk yerleşmeye giderken kullanmak uygun olmayabilir. Çünkü iki saatlik yolculukları 5 aktarmayla 14 saatte gidebilirsiniz. O kadar bavulla heba olmayın yollarda. Ama ondan sonra ki durumlarda başka yerlere yapacağınız yolculuklarda çok faydalı bir yol. Ama diyorsanız ki ucuz olsun ben herşeye katlanırım o zaman diyecek birşey yok.


Buralarda o kadar inanılmaz fiyatlarla karşılaşabilirsiniz ki... Bir örnek; benim arkadaşım yurtdışı çıkış vergileri filan hariç 18 euro ya barcelona ya gidip geldi.


Buradaki en önemli durum sürekli takipte olmanız. Böyle sitelerde uçak biletleri saat saat değişebiliyor. Onun için ucuz birşeyi bulduğunuzda hemen almanız. Yarın çok geç olabilir


Örnek olarak bazen thy den çok daha pahalı olabiliyor. Neden böyle anlayabilmiş değilim ama boşverin, fırsatları kaçırmayın...


Uyarılara devam edecek olursak, ucuz uçuşların mantığı, bir şehirde ki daha az kullanılan havayollarının kullanılmasını sağlamak. Onun için nereye ineceğinizi öğrenin. Sonra uçağa verdiğiniz paranın beş altı kat fazlasını taksiye vermeyin.


Bu uçakların komik ve ızdırap yönlerinden biriside genelde çoğunda yer numarası olmaması. Evet, yanlış duymadınız oturacak yer numarası yok. Erken giden kapıyor yani. Ve yanılıp filan uçağın içinden su filan içmeye kalkmayın pişman olursunuz. Onun iiçin yanımızdaki sırt çantamıza tıktığımız suları ve yemekleri atıştırıyoruz. Eee 40 50 euro ya bilet bulmuşsunuz olur o kadar. Ayrıca bazı uçak saatleride saat 5 de oluyor. Havaalanında uyuruz artık.


Dediğim gibi bu ucuza uçuşlardan asla konfor beklemeyin. Benim önerim taşıyacağınız yük fazlaysa hiç bu işlere kalkışmayın. Ama gideceğiniz ülkeye gidersiniz, shengen vizenizde elinizdeyse haftasonu için bi ispanya yapıp geleyim derseniz tam idealdir.


İyi uçuşlar... :)

14 Haziran 2007 Perşembe

Uludağ Üniversitesi Erasmus Forumu

Bizim Üniversitenin Forumudur. Buradan belgelerle ilgili birçok şeye ulaşabilirsiniz.
Önemli: Bu foruma Uludağ Üniversitesiden Erasmus programına katılanlar üye olabiliyor. Eğer üyelik yapacaksanızda kabul görmeyecektir. Fakat üye olmadanda forumun bütün yazılarından yararlanabilirsiniz! Bilgilerinize...
Şuraya tıklayın -----> TIK

Eee.. Mülakatıda geçtik, sonra ne olacak.... İşte sonrası...

Arkadaşlar uzun bir süreden beri yazamadım. Malum finaller filan, çok çalışmasakta yinede zaman bulmak zor oluyor bişeyler yazmak için.

Mülakatı atlattıktan sonra. Bütün puanlar toplanıp yüzdeleri filan alınıp ortalama puan hesaplanıyor. Eğer gidilecek kontenjan içindeyseniz kabul ediliyorsunuz.

Kabul edildikten sonrada asıl macera başlıyor...
Bir sürü belge...

Şuan belgeleri hazırlamış olsak bile Erasmus öğrencilerine sorun hangi belgeler var diye onlar bile karıştırılar. Çünkü ne yaptığınızı karıştırmaya başlıyorsunuz bir yerden sonra...

Ayrıca bu belgelerin şekli her üniversitede farklı farklı olsada isimler ve içerikler aynı oluyor.
Sıralamamız gerekirse;

1. Learning Agremeent (Öğrenim Anlaşması)

Bu belge kesnilikle Koordinatörünüz le birlikte doldurmanız gerekiyor. Seçeceğiniz dersleri kapsıyor genel itibari ile. Burada kısaca şunu söylüyeyim. Arkadaşlar aranızı koordinatörünüzle iyi tutun. Konuşun, sorun, isminizi öğrensin falan filan.. Çünkü diyelim zor bela buradan dersleri seçtiniz ve koordinatörünüze kabul ettirdiniz dersleri. Ama karşı ülkeye gittiğinizde bu dersler açılmayabilir. O zaman eğer koordinatörl aranız iyi olursa, sonuçta Türk insanıyız, olmaz olanıda bu tür kişisel ilişkilerle olur ettirebiliyoruz. Bu belge ne menem bi belgedir diye merak edenler örnek olsun diye linkini veriyorum. http://intoffice.uludag.edu.tr/docs/la.doc (Uludağ Üniversitesinin tabi..O kadar reklam olsun..)

2. Application Form and Accommodation Application Form

İkinci en önemli belge. Karşı üniversiteye başvuru ve kalacak yer başvuru formu. Bu iki formunda belli zamanları vardır. Mutlaka kendiniz araştırın ve koordinatörünüze bırakmayın. Bazen kendi işlerinden sallıyabiliyorlar ve klasik bi Türk yaklaşımı olarak 3 aylık işi 10 günde kafa göz yara yara yapıyoruz. Bu belgede karşı üniversiteden alınması gereken bir belge. Karşı üniversitenin internet sitesinde vardır büyük olasılık.Ama bazı üniversiteler ingilizce site yapma gayretinde olmayınca problem olabiliyor. Lütfen dikkat...

3. Transkript

Bunu sizin ingilizceye çevirmeniz gerekiyor. Okulda kimse uğraşmaz. Eğer başvuru filan az olursa koordinatörünüzde çevirebilir ama belki o da uğraşmayabilir.

Bu üç belge en önemileri, bunlardan sonra Ulusal ajansın hazırladığı, yani her yerde aynı olan Sözleşme ve Bilgi Formu oluyor. Onları bizde halen hazırlamadık. Zaten duyuruluyor.

Sadece bu kadar mı?!!!

Tabiki değil. Mesela bizim karşı üniversite mektub istedi, neden gitmek istediğimize dair, sonra bir boy bir portre fotoğraf filan.

Ama genel olarak ve zamanı olduğundan dolayı hemen halletmeniz gereken yukarıda ki 3 belde.

12 Mayıs 2007 Cumartesi

Ne ki bu mülakat dedikleri?!!!


Arkadaşlar sonunda (1 mayıs) mülakat oldu. Kısaca ayrıntılardan bahsedecek olursam; sabah 9'da başladı. İlk olarak doğal olarak geriliyorsunuz ,ama en azından bizim üniversite için, odaya girdiğim anda sıkıntım geçti, çünkü karşımızda çok güler yüzlü bir öğretim üyesi ekibi vardı.
Çok fazla zorlamadılar, hatta hiç zorlamadılar bile diyebilir.
Ama bundan sonra girecek arkadaşlara referans olması açısından bizim üniversitede ve diğer üniversitelerde sorulan soruları kısaca aşağıya yazmak istiyoru.

  • Kendinizi tanıtın? (hep garip gelmiştir bu soru bana ama soruyorlar işte!!!)
  • Neden gitmek istiyorsunuz? (önemli bir soru, klasik laflardan kaçının, türk kültürünü yayıcam falan filan gibi. Çünkü arkasından şöyle bir soru geliyor, peki arkadaşım nasıl yayacaksın? Onun için böyle kalıp, içini doldurmadan laf söylememenizi tavsiye ediyorum. gerçekten neyse sebebi onu söyleyin, gezmek, dolaşmak vs....)
  • Gideceğiniz ülkeler hakkında neler biliyorsunuz?! ( Biraz internetten araştırma yapmanız önerilir, en azından başkentini filan bilin yani...)
  • Aileniz desteği var mı? (Bundan amaçları yarın yurtdışına çıktığınızda, verilen burs yetmezse aileniz destek olap olamayacağını öğrenmek istiyorlar ve genelde ailenin desteğinin olmasını önemsiyorlar...)
  • Yurtdışına çıkıp çıkmadığınız?! ( Bi önemi yok sanırım ama soruyorlar...)
  • Kullanacağınız yabancı dili ne zamandır bilip bilmediğinizi, nereden öğrendiğiniz?

Arkadaşlar kısaca sordukları sorular bunlar. Şu açık ki başvuran sayısına göre soruların sertliğide artıyor.
Yani diyelim 10 kişi kontenjanlı bir yere 50 kişi başvurmuş ise doğal olarak daha sıkı eleme yapmak içi sorular değişiklik gösterecektir.
Ama ülkemizde hala erasmus çok yaygın olmadığı için sorular bu çerçevede dönüp dolaşıyor.

Tabi mülakatın yapılış şekli bütün üniversitelerde değişiklik gösteriyor. Uludağ üniversitesinde türkçe mülakat yapıldı ama arkadaşımın okuduğu Ege üniversitesinde mülakat dili ingilizce idi.

Şimdilik bu kadar arkadaşlar.
Bu arada bende mülakattan 80 almışım söylemesi ayıp. Yani erasmus asıl bugünden sonra balıyacak. Çünkü gitmeye hak kazandım.
Görüşmek üzere arkadaşlar...

26 Nisan 2007 Perşembe

Son durum hakkında biraz bilgi...

İlk önce unutmamak gerekir ki bu işleri üniversite aracılığı ile yürütücez. Üniversitelerimiz ise genel olarak Devlete bağlı oldukları için tam anlamıyla devlet dairesi mantığıyla çalışmaktalar. Normalde Nisan ayının 17'sinde açıklanması gereken mülakat tarihleri ilk önce ayın 20'sine uzadı.
Ama ancak bugün (26 Nisan) itibariyle açıklandı.

Yani ilk kural sinirlerinize hakim ve bürokratik işlemlere hazır olmanız lazım. Çünkü bu daha başlangıç!!!

Bu arada söylemesi ayıp mülakata da kabul edilmişim. 1 Mayıs da mülakat yapılacak. Ondan sonrada sanırım bir hafta içinde sonuçlar belli olur. Bir sonraki yazımın konusu ise Mülakatta genel olarak sorulan sorular olacak.
Görüşmek üzere...

19 Nisan 2007 Perşembe

Erasmus da neler oluyor...

Arkadaşlar genelde sitelerde çok yüzeysel bilgiler olduğundan ben kendi başımdan geçenleri kademe kademe anlatmaktan yanayım...

Erasmus Nedir?

Tabikide size erasmusun ne olduğunu anlatacak değilim. Bu siteyi bi şekilde bulduğunuza göre haberiniz vardır.

Erasmusun üç kademesi var. Birincisi; İngilizce sınavı, İkincisi; Not ortalaması, Üçüncüsü; Mülakat.
İngilizce % 45, Not oratalaması %45, Mülakat %10 etkiliyor. Ama önümüzdeki senelerde değişir mi bilinmez!

Peki bunlardan kaç almam gerekli?!

Bu üniversiteden hatta bölümden bölüme değişiyor. Ama Uludağ Üniversitesi İİBF için ingilizceden 100'den 50 almak, Not ortalamasının da 4 üzerinden 2 olması yeterli. Bu koşulları sağladığınızda mülakata çağrılıyorsunuz...

Ben şuan ne yapıyorum!

Ben ingilizce sınavına girdim ve 58 aldım. Çok iç açıcı bir durum değil ama ingilizceyi yeni yeni geliştirdiğim için normal. En azından barajı aştım.

Mülakat için başvuruda da bulundum. Ve yarın (20 Nisan) mülakat tarihleri ve kimin katılıp katılamayacağı açıklanacak. Yarında kesinleştikten sonra neler yapılması gerektiğini, neler yaptığımı ayrıntılı şekilde anlatmayı planlıyorum.

Şimdilik bu kadar...
Görüşmek dileğiyle...